Hacettepe'nin size farklarını sayıyım,
1.olarak genelde üniversitelerde kağıt üzerinde çalışmalar yapılır ama bizde düzenli olarak 1.sınıftan başlayan imalat gezileri, şantiye gezileri gibi bir çok etmen vardır mesela ben 2.sınıfım daha 2 hafta oldu okul başlayalı ve 18 Ekim de mobilya fabrikasına gitcez, yani sadece stüdyoda çizdiğin değil tozu toprağı yutarak çalışmayla olacağını gösteriyor, bu yönden okul başlamadan hayata atılıyorsun, dün yine ben imalattaydım..
2.olarak yukarda dediğim gibi geziler sürekli var, ve bu geziler sayesinde hem okul hem çalışma prensibi var, mesela ben 1.sınıf yaz tatilinde 4 ay boyunca mobilya üzerine yogunlaştım, bu staj gibi dandik bişey değil gerçeğini yaşıyorsun, ve bizim 4'ler şu anda çalışıyorlar, 3 lerinde bir kısmı başladı maaşlı çalışmaya (yarısından fazlası)
3.olarak proje derslerinde yani 2.sınıfta verilen projede sponsorların oluyor bu da senin tanınmanı kolaylaştırıyor, mesela ben İstanbullu bir frima ile anlaştım, sene sonunda proje onlara teslim edilecek vs..
4.olarak 3'ler bu sene Erasmus la italyaya gidiyor, 7 kişi 3-4 ay sonra ordalar (2.dönem)
5.olarak Hacettepe'nin bulnduğu ehir Ankara, mağlum dünyanın en büyük 3 mobilya kompleksinden biri olan Siteler de Ankara'dadır,işi yerinde öğreniyorsun
6.olarak yüksek öss puanları ile geliniyor buraya yani eski sistem de 345 neredeyse Ankara Hukuk, yeni sistem de 335 falan, bu da gelenlerin haybiye insanlar olmadığını gösteriyor.
şimdi nimetlerden faydalanamayan eşek yine eşek kalır diye bir laf var, saydıklarım sadece okulun verdikleri, asıl pastanın büyük tarafını insan kendi yakalar,
Programları öğrenceksin.
Çizimin iyi olacak.
İngilizcen su gibi olacak yanına ekleyebildiğin kadar ekleyeceksin.
Tanınmış olacaksın
Absürd tasarımlar yerine gerçekçi olacaksın.
Farklı olup saçmalamak yerine orjinal olup realistliği yakalayacaksın.
Ve en iyi iç mimar patronun dediğini yapan iç mimardır bunu da unutmayacaksın.